İnsanlar gerçeği bilmek ve görmek değil kandırılmak isterler. Zaten insanları kandırmak, doğru olana ikna etmekten çok daha kolaydır. Etrafınızda olup bitenlere bir bakın isterseniz, siz de böyle olduğunu göreceksiniz.
İnsan, fıtratı gereği çoğunluğun ezici gücüne kendini kaptırıp sürüklenecektir. Onlar için çoğunluğun söylediği şeyin doğru olup olmadığının bir kıymeti yoktur. Bugün bu doğrudur derlerse o doğrudur, yarın tam dersi doğrudur derlerse o doğrudur. Prensip ve değerler yoktur bu anlayışta ne yazık ki… Güçlü olan ya da kalabalık olan haklıdır mantığı hakimdir.
Bu mantık yozlaşmış demokrasilerin büyük bir handikabıdır. Toplumda ayrışma yaratır, insanların birbirlerine karşı tahammülünü azaltır. Kavramların içi boşalır, gerçeklikten kopulur.
İnatçıların misyonu tam olarak burada başlar. Toplumun çoğunluğu garabete düştüğünde, insanları tekrar bilinçlendirmek, bir araya toplamak, mantık ve akıl ile hareket edilmesini sağlamak ve adaleti tekrar tahsis etmek gibi görevleri vardır inatçıların. Bunlar dünyaya mavi gözlerle bakarlar. Baktıklarında yanlışları görüp düzeltmek için çabalarlar. Düzeltmesi zor olan şeylere hemen imkânsız demez ve pes etmezler. Gerekirse emek sarf edip vakit harcayıp toplumu eğitmeye çalışırlar. Burada Ulu Önder’in eğitim ile ilgili söylediği birkaç cümleyi hatırlayalım.
“Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır.”
“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.”
İnsanların eğitilebilir olduğunu düşünüyorum ben. Fikirlerine değer verdiğim bazı dostlarım bunun aksini söylese de ben de inatçıyım işte ne yapalım. İnsanları eğitip, bilmeyenlere edep erkan yol öğretip, bilenlere de hatırlatıp, hak ve adaleti tekrar saf haline getirmek ne kadar da güzel olacak. Düşünsenize adabı muaşeret geri gelmiş, entelektüel ve bilgi dolu, nezaket ve saygı çerçevesinde bir toplum oluşmuş. Tabii ana fikirden kopmadan bağlamak gerekirse temelde iki şey lazım bunun için toplumlara. Eğitim ve adalet.
Zamana ve toplumlara göre değişkenlik gösterse de hak edene hakkını teslim etmek bütün toplumlarda adalet mefhumunun gereğidir. Bu gereklilik herkes içindir. İnsanlar henüz bu gerekliliğin farkında olmayabilir. Bu yüzden yorulmadan, sıkılmadan olması gereken doğruları anlatmak lazımdır. Yapılması gereken, insanlara doğruları anlatırken agresif derecede sakin ve sabırlı olmaktır. İnatçılık bunu gerektirir. Aksi takdirde bilcümle vebal bizdedir.
Alıntı: TamgaTürk