Şöyle bir derin nefes çekiyorum.
26 suçtan sicili bozuk bir mahluk, gencecik bir kadın polisi şehit ediyor. Nasıl, neden dışarıda bu herif derken, yolda yürüyen kadınlara sokakta tecavüz etmeye yeltenen mahlukat geliyor gözümün önüne. Bunların da sabıkası çokmuş, bunları sokağa geri salan devletin amacı ne olabilir diye düşünüyorum bir an. Ben henüz düşünme eylemini gerçekleştirirken bir tane yaratık, iki tane genç kızı kesip katledip sonra da intihar ediyor. Kendi çocuklarım, yeğenlerim, bütün çocuklar geliyor aklıma. Nasıl bir toplum yarattık onlar için? Sonra uyuşturucu geliyor aklıma, Afganistan’ı yöneten Taliban’ın uyuşturucu üretimi ve dağıtımı geliyor, memleketin sınırlarından akın akın geçen kaçkınlar gözümün önüne geliyor.
Bunalıyorum. Bir derin nefes daha çekiyorum.
14 yaşında bir kıza 18 tane yetişkin adam tecavüz ediyor ya da etmeye kalkışıyor. İşe bak hayvan mısın desen hayvanın haysiyeti daha fazla. Şöyle bir dönüp bakıyorum. Ensest ilişkiler neticedesinde bu pisliği gören minnacık çocukları öldürüp üstünü kapatmaya çalışan mahluklarla aynı memlekette yaşadığımı görüyorum. PUBG diye bir bilgisayar oyunundan esinlenerek çay bahçesinde vatandaş bıçaklayan manyak mı dersin, sahil kenarında sokak ortasında gündüz vakti sevgilisiyle cinsel ilişkiye giren sapık mı dersin… Milletin psikolojisi bozulmuş mu desem zaten bozuktu iyice ayyuka çıktımı desem karar veremiyorum.
İstanbul, derler ki burası medeniyetler beşiği. Ne oldu da topluma, sokak ortasında Teksasvari çatışmalar oluyor peki İstanbul’da? Vatandaşın en temel hak ve ihtiyacı olan güvenlik ortamı memlekette neden yok diye düşünüyorum. Haliyle aklımdan geçiyor Türk Devletine ne oldu, bu acizliği kim yaratıyor, bunun sorumlusu kim?
Sonra herkes fark ediyor ki adalette suçla mücadele, suç gerçekleştikten sonra yapıldığında ve cezalar kulak çekme tadında olduğunda böyle olur. Tecavüzcüyü, katili ibret-i alem etmezsen, devletin asayişi tam ve eksiksiz sağlayacağından insanları emin etmezsen bunlar olur. Evet bugün en kötü ceza ne olur kardeşim derseniz de ne bileyim aklımdan geçiyor bir şeyler işte. Daha iyi bir toplum yaratmak için cezalandırmak gerekli diye düşünüyorum bazen. Gerçekten cezalandırmak.
——
Bu haberler eskidi tabii. Bir de halen eskimeyen bir konu gelişti bu arada. İhtiyarın biri çıktı başka bir ihtiyarı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşturalım falan dedi. Yani Devlet’in işine akıl sır ermez tabi vardır bir stratejisi, bir bildiği. El yükseltip görece olabilir bir şeyi kabul ettirmek niyeti de olabilir. Dersin ki diğer adam ne ettiyse etti ihtiyardı hastadır ev hapsine çıkartalım, politik olarak da devletin lehine olacak şekilde söylem geliştirip bu durumdan faydalanalım. Amenna. Ama ne yapılacaksa yapılsın toplumun ayarlarıyla oynamadan yapmak gerekir diye düşünüyorum.
Gündem takibi çok zor bir bölgede yaşıyoruz, memleketin sıkıntıları zaten had safhaya ulaşmışken Anayasa değişikliği, İsrail, HTŞ, Esad, yeni çözün süreci, Suriyeliler bilmem ne vıttırıvızzık bir sürü konu var. Zor iş Türk Devleti yönetmek. Bu kadar uğraşacak konu varken kimin aklına gelir ki yerle bir olmuş ekonomi, 35 yaşında evde oturan işsiz mühendis, toruna harçlık vermeyi unutmuş kirayı ödeyemeyen emekli, cılkı çıkmış eğitim sistemi, sokakta haraç kesen namussuzlar, işlemekten aciz hukuk sistemi, milyonlarca kaçkın…. Siz çoğaltın.
Kaliteli vatanperver insanlardan oluşan bir topluluk lazım. Vatanı sadece Türkiye toprakları olarak da görmüyor olmaları benim için ayrı bir heyecan kaynağı olur. İlim, bilim ışığında bir Türk toplumu yaratmak için nice evlatlarımız var. Bugün fark etmeyebiliriz. Hepimizi yordular. Yılmak ya da vazgeçmek gibi bir lüksümüz yok. Dünya’nın çivisi çıktı deyip Dünya’nın ayarlarını düzeltmek için önce yaşadığımız toplumun ayarlarını düzeltmek lazım.
Alıntı: TamgaTürk
