0535 200 81 45
koray@korayguzelderen.com

Türk Tarihine Adil Bir Bakış: Batı Merkezli Tarih Anlatımının Sorgulanması

Nisan 11, 2024

British Museum’a ilk ziyaretim 2004 yılında olmuştu. Bayağı vakit geçmiş üzerinden, o zamanlarda hala Ramses II ya da Firavun olarak bize gösterdikleri cansız ama üç beş telli sarı saçlı bedeni halka açık olarak sergiliyorlardı. Fotoğrafını çekmiştim, hala evdeki fotoğraf albümlerinden birinde durur. Sonraki 20 yılda yaklaşık 20 kere Londra ziyareti yapmış olsam da British Museum’a 20 yıl sonra tekrar ilk defa eşim ve çocuklarımla gitme fırsatım oldu. Müzedeki sergilerin olduğu hollerin ve salonların isimlerine ve tarihlerine baktığımda, ben utandım. Yaklaşık milattan önce 2.000 ve milattan sonra 2.000 yılları arasını konu alan; Çinlilerden, Japonlardan, Asurlulardan, Hindu tanrısı Shiva’dan, Napolyon’dan, Romalılardan ve hatta Korelilerden bahseden bir sergi olmasına rağmen, bilinebilen tarihte ya da arkeolojik olarak tanımlama yapılabilen tarihte diyelim, 20.000 yıl öncesinden çıkan Türk kurganları varken, böyle uzunca bir tarihe yayılmış, ayak basılabilen tüm toprakların yaşantısına dokunmuş Kadim Türk milletinin sergisi ya da en azından tarihinden bir parçasının olmaması üzücü ve garip. Tabii ki İngilizler Türk sergisi açmak zorunda değil, açmayabilirler. Bizim açımızdan mesele hususi olarak bu şekilde olsun istedikleri tarihi düzgünce yazıp, yazdırıp bir de her yerde anlatıp, İngilizler ya da bir başkası kasten sergisini açmaz ise olayın eksik kaldığını anlamalarını sağlamak olmalıdır.

Tarih, bir milletin kimliğini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Ancak, tarih kitaplarında sunulan bilgilerin nesnel olup olmadığı, hangi bakış açısından aktarıldığı sıklıkla tartışma konusu olur. Kadim Türk tarihinin de bu tartışmaların merkezinde yer alması gerekir.

Geleneksel olarak, Batı merkezli tarih anlatımlarının Türk tarihine adil bir bakış açısı sunup sunmadığı sorgulanmalıdır. Birçok Batılı tarihçi, Türk tarihine yeterince değinmemiş veya yanlış bilgilerle doldurmuş olabilirler. Bu durum, Türk milletinin tarihsel katkılarını ve kültürel mirasını göz ardı etmenin ötesinde, yanlış anlaşılmalara ve önyargılara yol açabilir. Tarih bölümü mezunu olup tarihçi olduğunu düşünen Türk kardeşlerim varsa onlara düşen görevler de var, tabii ki bu milletin tarihini batılı kaynaklardan onların anlattığı şekliyle ezberleyip halka aktarmak değil bu görev. Kadim Türk tarihini araştırmak, anlamak ve hatırlatmak tarihçilerimizin asli görevidir.

Türk tarihine adil bir bakış açısı sunarken, Türk tarihinde Göktürklerin önemi ve Türklerin tarihinin Göktürklerden çok daha önceye dayandığı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Türklerin tarihi, Orta Asya’nın derinliklerindeki köklerine kadar uzanır. İskitler/Sakalar gibi antik kavimler, Türklerin ataları olarak kabul edilir ve bu da Türk tarihinin daha da eskiye uzandığını gösterir. Tabii burada Türkler olarak beceremediğimiz şeylerden birisi de kendi tarihimizi önce kendi insanımıza, sonra da tüm topluma anlatmak.  Ne yazık ki biz henüz Sakalar/İskitlerin Türk olduğunu kendi halkımıza bile düzgünce anlatamadık.

Öte yandan, günümüzde yapılan araştırmalar, İskandinav halklarının mitolojisindeki tanrı Odin’in, Türklerin eski dini inançlarına dayanan bir figür olabileceğini ortaya koymaktadır. Odin’in, Türk beyleri arasında bir lider veya hatta bir kamlık görevi üstlenmiş olabileceği ve bu figürün İskandinav mitolojisinde derin bir etkiye sahip olduğu öne sürülmektedir. Bu tespitler, Türk tarihinin kültürel ve dini etkileşimlerinin derinliklerini göstermekte ve Türklerin dünya tarihindeki yerini daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır.

İsveçli Profesör Sven Lagerbring’e göre Odin Ata bir Türk’tü. 1764 yılında Prof. Sven Lagerbring kitabında şunları yazdı: “Atalarımız, Oden’in yoldaşları olan Türklerdir. Bu konuda elimizde yeterli kanıt var. Sizi kendilerinin Gotlardan olduğuna inandırmak isteyen insanlar var. Ben inanmıyorum Bunun benim için itibarsızlaştırıcı olup olmayacağı umurumda değil. Oden ve yoldaşları Türk’tü.”  Bildiğim kadarıyla ne yazık ki bu kitap İngilizce veya İsveççe olarak mevcut değildir. 1764’te dünyamızın tarihini değiştirdiği için bu kitabın İngilizce olarak mevcut olmaması şaşırtıcı değil. Kitabın orjinali İsveç Kraliyet Kütüphanesi’nde bulunuyor. Bu kitap tabii ki halka açık değil, Odin’in İsveç’te her şeyin babası (Allfather) olarak kabul edilmesi dolayısıyla bunu doğal karşılamak lazım. Bu kitaba ulaşılabilmesinin garip hikayesi de sonradan adını Ali Nuri olarak değiştiren Osmanlı Viking Gustaf Nuring kaynaklı.

Türk tarihini daha kapsamlı ve adil bir şekilde anlatmak için, farklı bakış açılarının ve kaynakların değerlendirilmesi gerekmektedir. Batı merkezli tarih anlatımlarının yanı sıra, Doğu kaynakları ve yerel kültürel miras da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu şekilde, Türk tarihinin zenginliği ve çeşitliliği daha iyi anlaşılabilir.

Türkler kadar kendi diline, tarihine sahip çıkmayıp, başkalarının hikayelerini sevip dinleyen bir millet yoktur herhalde. Hele ki böyle bir tarih ve kültür mirası varken. Ne sahip çıkmak var, ne de araştırmak. Bazen de olanı kabul etmeyen bir tavır sergiliyoruz. Mesela, konu Araplara geldiğinde devamlı Türklerle Arapların birbirini sevmesi gerektiği gibi bir tarih anlatımı olsun isteniyor. Şerif Hüseyin’in  oğlu kral Abdullah kitap yazıyor, kitabın adı “Biz Osmanlıya niçin isyan ettik”, adamlar neden isyan ettiğini analizleriyle yayınlamışlar, halbuki aramızdan bazıları bunu kabul etmiyor ve bunun karşısında bir sav geliştiriyor. Türkiye’de fikir değiştirmek zor gerçekten. İnsanların bildiği yanlış bile olsa ona sıkı sıkıya sarılıyorlar ilginç bir şekilde. Hatta konunun muhataplarından bile fanatik şekilde konuyu savunuyorlar bazen. Kendi kendine muhalefet temiz bir Türk tarihi yazmayı da zor kılıyor haliyle.

Sonuç olarak, Türk tarihi, köklü bir geçmişe sahip olan ve farklı medeniyetlerle etkileşim içinde olan bir mirası temsil eder. Batı merkezli tarih anlatımlarının sorgulanması ve Türk tarihine daha geniş bir bakış açısı sunulması, geçmişimizi daha derinlemesine anlamamıza ve gelecek nesillere daha doğru bir bakış açısı sunmamıza yardımcı olacaktır.

Bu vesile ile Müslüman Türklerin ve Türk olmayan Müslümanların bayramını kutlarım. Hatta Türk ya da Müslüman olmayan herkesin bayramını da  kutlarım, neticede aynı kültürde aynı mahallede yaşıyoruz.

Alıntı: TamgaTürk

Oyunu Kuran
Kazanır!
koray@korayguzelderen.com
0535 200 81 45

© Timuçin Koray Güzelderen. Tüm hakları saklıdır.

Oyunu Kuran
Kazanır!
https://www.korayguzelderen.com/wp-content/uploads/2024/07/cropped-favicon.png
koray@korayguzelderen.com
0535 200 81 45

© Timuçin Koray Güzelderen. Tüm hakları saklıdır.